11 Ekim 2014 Cumartesi

Gaziantep Günleri

Merhabalar merhabalar :)

Bu yazı aslında geciken bir anı olacak. Özgürlük parkında birkaç hafta öce gerçekleştirilen Gaziantep günlerinden bahsetmek istiyorum sizlere. Hani cennet benim için orasıydı... Ciddiyim bu konuda. Lezzet ve çeşit... Ah tekrar gitmek istiyorum!

Öncelikle geçekleştirilen organizasyonda amaç Gaziantep lezzetlerini tanıtmaktı. Fiyatlar kimi stantlarda uygun kimilerinde de biraz pahalıydı. Adımımı ilk attığımda cennet böyle olmalı dedim. Ba-yıl-dım. İlk girişte kuru bakliyat, salça ve soslar satılıyordu bu nedenle yemeklere ulaşmak için bu kısmı adeta uçarak geçtim. Bir iki tane bilindik restaurantın dışında hepsi esnaf stantlarıydı ki bu beni daha mutlu etti. Çünkü iş ticarete dökülünce bazı kurumlar tadı arka plana atıyor ve paraya odaklanıyor. Aslında kendilerini oraya kadar getiren tat bundan haberleri yok... Neyse biz konumuza geri dönelim. İlk olarak içli köfte yedim ve tadı efsaneydi. Ardından bir stanttan çiğ köfte yeme fırsatımız oldu. Satıcı o kadar iyi bir adamdı ki bize resmen satın aldığımız kadar çiğ köfte de ikramda bulundu. Daha sonra her ne kadar annem de evde yapıyor olsa da Gaziantep usulü kuru patlıcan dolması yemek istedim. Bir stantın önünde aç kediler gibi dolmaya bakarken ailem beni 'bunu evde de yiyiyorsun farklı şeyler dene' diyerek uzaklaştırırken satıcı amca artık nasıl baktıysam gel yavrum al dene sen dedi. Anında aldım hayır der miyim :D Tadı cidden güzeldi. Daha sonra ise uzun zamandır aklımda olan ama bir türlü yapan güzel bir yere rastlamadığım için yeme fırsatını yakalayamadığım mumbar dolmasını yedim. Mumbar yapılması çok zor ve çaba isteyen birçok kişi tarafından sevilmeyen ve önyargıyla yaklaşılan bir tat. Ben ilk defa yedim ve aldığım bütün paketi tek başıma bitirdim (Ne yapayım konu yemek olunca aklım başımdan gidiyor:( ). Tadı enfesti. Sakatat yemem bağırsak yemem diyenlerdenseniz yemeyin ama severim diyorsanız ve denemediyseniz kesinlikle denetin derim.

Yediklerimizin dışında buradan peynir, zeytin, turşu ve kuru patlıcan aldık. Eğer bu Gaziantep Günleri seneye eylül ayında tekrar gerçekleşecek olursa kesinlikle gidin derim. Bir kere işi bilenden yiyiyorsunuz ve gerçek lezzeti tadımlıyorsunuz. E o zaman takipte kalmakta fayda var :)

Bu lezzetli günün fotoğrafları aşağıda bulunmakta. Hepinize lezzeti günler dilerim... Başka bir yazıda görüşmek üzere :)









Happy Moons

Merhabalar :)

Happy Moons Kadıköy benim için çok önemli bir yer. Üniversite sınav yılımda arkadaşlarla çoğunlukla burada takılırdık. Özellikle haftaiçi belli saatler arasında indirim yapması ile kalimize taht kurmuştu diyebilirim. My Chef gibi Happy Moons'da da her gittiğimde farklı şeyler yemeyi tercih ediyorum. Bu seferki gidişimde her zaman servis edilirken gördüğüm kokusu ve görünümü ile ağzımdan sular akmasına neden olan Fajita'yı tercih ettim. Kimisine kokusu çok kötü geliyor ama ben yemek yemeğe aşık olduğum için bir yemeğin kokusu ancak beni aşık etmeye yeter. Menüden seçtiğim Fajita türü Fajita Combo'ydu. Hem dana eti hem tavuk içeren bu yemeği heyecanla beklemeye başladım. Gelişine kurban diyebilirim. Cızır cızır geldi. Çok önemli bir noktayla başlamak istiyorum. Bir yemeği lezzetli kılan en önemli unsurlardan birisi de o yemeğin nasıl yendiğidir. Şimdi gidip Fajita'yı çatalla etleri tek tek seçerek yerseniz ya da sosu ayrı yerseniz yanlış yaparsınız. Yemeğin lezzet seviyesini düşürürsünüz. Fajita'yı tadına vararak yemek istiyorsanız yanında gelen lavaşın içerisine etlerin altında bulunan biber ve soğan karışımını yerleştirip ardından üzerine istediğiniz et türünü (tavuk ya da dana) yerleştirip üzerine isteğe göre soslardan koyup yemelisiniz. Bir deneyin ve ardından ayrı gayrı yemekten daha güzel olduğunun farkına varın.

Happy Moons Fajita konusunda gerçekten çok iyi. Daha farklı restaurantlarda yediğim fajitalarla kıyasladığımda kesinlikle iyi bir yere sahip olduğunu söyleyebilirim. En azından fajitayı ilk defa yiyecekseniz buada yemenizi tavsiye ediyorum. Çünkü et olsun yanında gelen soslar ve lavaş olsun kesinlikle doyurucu ve lezzetliydi.

Yemeğin görselini aşağıda paylaştım. Kesinlikle denemenizi tavsiye ediyorum :)

Lezzetli günler dilerim...


Ebi ten roll


Merhabalar :)

İlk bento menümde yediğim bi sushi deneyiminden bahsetmek istiyorum. Özellikle buna yoğunlaşmamın nedeni çoğumuzda var olan sushi antipatisi. Çünkü çiğ balık olağına genel olarak iğrenç bir kavramışçasına yaklaşılıyor. Aslında hepsi öyle değil demek istiyorum. Sushico'da uzun zaman önde yediğim bir bento menünün içerisinde yani Bento-4 oluyor kendisi ebi ten roll yeme fırsatı bulmuştum. Başta çok önyargılıydım. Ama yedikten sonra 'vay canına sushi de güzel olabiliyormuş' dedim. Ağaşıda sushi'nin örnek görselini paylaşıyorum ve yeni bir tat denemek istiyorsanız kendisini öneriyorum :)




6 Ekim 2014 Pazartesi

My Chef

Merhabalar :)

Kadıköy'deki My Chef arkadaşlarla buluştuğumuz zaman sıkça ziyaret ettiğimiz bir mekan. Happy Moons'da uzun zaman takılınc insan farklı yerler denemek istiyor. Tat ve yemek çeşitleri olarak Happy Moons'a çok benzeyen bir mekan My Chef. Buraya her geldiğimde farklı lezzetler denemek istiyorum. Bu nedenle bu seferki gidişimde Mushroom Chicken'ı tercih ettim. Aslına bu tarz mekanlarda klasik olan bir sunum geldi önüme. Soslu salata, elma dilimli patates, pilav ve ana yemek olan mantarlı tavuk. Öncelikle değerlendirmeme salatadan başlamak istiyorum. Salata sosu dehşet güzeldi diyemem güzeldi ama yeşillikler güzel ayıklanmamıştı ve aralarında yaralı bereli olanlar vardı. Elma dilimli patates orta derece güzeldi. Pilav iyiydi. Ana yemeğe yani tabağın yıldızı olup da yemeğe adını veren Mushroom Chicken'a gelecek olursak, tadı güzeldi. Ben zaten tavuk-mantar-peynir üçlüsüne bayılan bir insanım ve bunu da severek yedim. Fakat tek yerken neyden rahatsız oldum tam olarak bilmiyorum bu nedenle acı sosla yemeyi tercih ettim.

Yemeğin görseli aşağıda bulunuyor. Hepinize lezzetli günler dilerim :)


4 Ekim 2014 Cumartesi

Asya mı o?

Merhabalar :)

Yine asya mutfağından lezzetlerle karşınızdayım. Bugün bir Sushico ritüelinin ardından biriktirdiğim lezzetleri paylaşmanın vakti geldi de geçiyor. Öncelikle seçtiğim menüden başlayalım. Asya mutfağında önemli bir yere sahip olan bento kültürüne hayranım. Bento nedir diyecek olursanız cevabım Japon yemek kutusu olur. Bento kavramı aslında sefertası ile birbirine benzemektedir. Sadece yapı olarak farklı oldğunu söyleyebiliriz. Asyalılar işe ya da okula giderken bu bentolardan yanlarında götürmektedirler. Örnek olarak aşağıdaki bento fotoğraflarını gösterebiliriz.




Çocuklar için bir bento örneği.

Beni ye diyerek çocukları kandırmanın farklı yolu :D



Ben de bento aşkımdan yola çıkarak menüden Bento-1'i seçtim. İçinde ne var açıklamak gerekirse bu menü bir adet çin böreği, ince kıyım biberli dana eti, sebzeli pilav ve acı lahana salatasından oluşmakta. Gelen sunumun ortasında ise tatlı ekşi bir sos bulunmakta. Sırasıyla menüdeki yiyecekleri değerlendirecek olursak. Çin böreği gayet lezzetliydi. Özellikle sosla beraber yenildiğinde çok hoş bir tadı yakalamak mümkün oluyordu. İnce biber kıyımlı dana etine gelecek olursak gayet lezzetli ve doyurucu bir tadı vardı. Bayılarak yedim diyebilirim. Özellikle eti sebzeli pilav ile yediğimde çok hoş bir uyum yakaladım. Pilava gelecek olursak sebzeler çok güzel bir tat vermişti ama aman aman bir tadı yoktu. Salata ise resmen mor lahana ve domatesin kırmızı pul biber ile karıştırılmış haliydi. Acılı lahana salatası dendiğinde daha farklı şeyler beklemiştim. Pul biber yerine değişik bir acı sos belki... Ama menüye genel olarak bakarsak gayet lezzetli ve doyurucuydu. Bento-1'in yıldızı kesinlikle dana etiydi. Yemeğin görseli aağıda bulunmakta.




Son olarak kardeşimin kids menüsünden tatma fırsatı bulduğum kızarmış muza değinmek istiyorum. Kimse beğenmedi ama ben bayıldım. Zaten ilk yiyişim değildi ama bu sefer daha çok sevdim diyebilirim. Sizlere de yemenizi tavsiye ediyorum. Özellikle kızarmış muzun yanında bulunan soslu cevizler çok lezzetliydi. Tatlının fotoğrafı aşağıda bulunmakta.





Ve yazımın sonuna gelmiş bulunmaktayım. Umarım okurken keyif almışsınızdır. Tek söyleyebileceğim asya mutfağına önyargılı olmamanız. Çünkü bize yansılıtdığı gibi tek yemekleri sushi falan değil. Zengin ve herkesin damak tadına hitap eden yemek çeşitleri mevcut. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, lezzetli günler diliyorum :)


3 Ekim 2014 Cuma

Gülhane

Merhabalar :)

Uzun bir aranın ardından güzel lezzetlerle ve amatör önerilerimle sizlerleyim. Bu sefer ki yayınım biraz uzun olacak diyebilirim. Biriktirdiğim anıları paylaşacağım sizlerle. Her lezzet de bir anıdır esasında...

Öncelikle yeni denediğim bir mekan hakkında yazmak istiyorum. Akasya avm de bulunan bir restaurant burası. Mekanın ismi Gülhane. Eğer dönersever biriyseniz denemenizi tavsiye edeceğim bir yer. Ben iskendere aşık bir insanımdır. Küçükken bile iskender denilince gözümde kızgın yağın iskenderin üzeirine dökülmesi gelirdi ve kendimden geçerdim. Belki kulağa delice gelebilir ama yemek sevdamın ne kadar zamandır devam ettiği konusunda da size küçük bir ipucu verebilir bu anım. Bu nedenle bu seferki iskender maceramda burayı denemeye karar verdim. Açıkçası başta pek de iyi düşüncelerim yoktu. Çünkü et yemekleri konusunda özellikle dönerde ve iskenderde hassas bir insanım. Her yerde yiyemiyorum. Hazır olanları ise hiç sevmiyorum. Ama Gülhane tam anlamıyla beni şaşkına çevirdi. Adeta önyargılı düşünce yapımdan utandım. Etin tadı, sosun kıvamı ve tadı, yağı ve yoğurdu gayet güzeldi. Et ağır değildi ve en sinir olduğum kuyruk yağı kokusu ya da herhangi bir koku yoktu. Yedikten sonra midemi rahatsız etmedi. Biraz ayrıntılı değindim ama dediğim gibi et benim için çok hassas bir konu. Sosa gelirsek o konuda da bir anımdan bahsetmek istiyorum. Akmerkezde yıllar önce bir iskender yemiştim. Mekanın adını hatırlayamadığım için paylaşamıyorum. Eti berbattı onu geçtim sosun tadı daha da kötüydü. Bu nedenle sos konusu da önemli bir konu teşkil ediyor. Gülhane'nin sosu da gayet güzel ve lezzetliydi.

Bu arada yemeğin resmini paylaşmadan önce mekanın hizmetinin de gayet hüş olduğunu söylemek istiyorum. Garsonlar gayet ilgiliydi ve kibarlardı. Bunu neden özellikle belirtmeme gelirsek nedeni geçen gün gittiğim Filizler Köftecisi'nde büyük hayal kırıklığına uğramamdı. Arkadaşlarla beraber gittiğimiz bu mekanda kahvaltı yapmak istedik. Ve sonuç tam bir hayalkırıklığıydı. Söylediklerimiz bir adet Osmanlı Kahvaltı Tabağı (32 TL) ve bir adet Üsküdar Kahvaltı Tabağıydı (19,50 TL). Kesinlikle kötü bir sunumun yanısıra tabaklar resmen boştu. Adı sanı olan bir yerin böyle kahvaltı tabağı olması gayet üzücüydü açıkçası. Eğer bir gün arkadaşlarla buluşup kahvaltı yapacağız diyorsanız ve amacınız 'doymaksa' Beşiktaş kahvaltıcılar sokağına uğramanızı tavsiye ederim. Özellikle Faruk ve Pişi gayet güzel ve hesaplı mekanlar. Filizler Köftecisi belki ana yemekler konusunda iyi olabilir ama kahvaltıda sınıfta kalan bir mekan. Evet anlatağım olaydan çok uzakta kalmışım. Konumuz hizmet kalitesiydi. Öncelikle garsonlar katiyen ne istediğinizi anlamıyorlar masamıza birkaç kez istemediğimiz siparişler geldi bun geçtim hesabı ödedikten sonra garson arkamızdan 'selam bırakmışlar' ifadesini kullandı. Şimdi biz öğrenciyiz sen ne bekliyorsun ağabey bizden. Zaten iki kahvaltı tabağı söyleyip üç kişi bölüşmüşüz. Ayrıca bahşiş bırakmak için öncelikle güzel bir servis ve iyi bir hizmet kaltesi gerekir. Burdan kendisine tek bir sözüm var eğer vapur ve motor çalışıyor olsaydı Filizler Köftecisi'ne gelmek gibi bir hatada bulunmayacaktık. Paşa paşa Beşiktaş'da kahvaltımızı yapacaktık.

Uzun lafın kısası iyi bir yemek için güzel bir sunum ve iyi bir hizmet kalitesi gerekiyor.

Son olarak İskenderin resmini paylaşıyorum ve uzun yazımın sonunda sizlere veda ediyorum.

Lezzetli günler dilerim :)




Unutmadan kısa bir not olarak ana yemek sonrasından bahsetmek istiyorum :) Caribou'daki minik Latte kaçamağımın fotoğrafıda sizlerle :)